Mazda’nın Türkiye pazarından çekilme kararı, otomotiv sektöründe 2023’ün sonlarında dikkat çeken bir gelişme oldu. Japon otomotiv devi, Kasım 2023’te resmi bir açıklamayla Türkiye’deki satış operasyonlarını “belirsiz bir süre” için durdurduğunu duyurdu. Ancak bu karar, ani bir sürprizden ziyade, markanın Türkiye’deki uzun süredir devam eden zorluklarının bir sonucu olarak değerlendiriliyor. Peki, Mazda’yı bu noktaya getiren nedenler nelerdi? Neden çekildi? İlerde tekrar gelir mi? Gelin, bu soruları adım adım inceleyelim.
Mazda’nın Türkiye’deki Durumu: Satışlar ve Pazar Performansı
Mazda, Türkiye’de hiçbir zaman büyük hacimli bir marka olmadı; daha çok niş bir kitleye hitap eden, kaliteli ve özgün tasarımlarıyla tanınan bir oyuncu olarak konumlandı. Ancak son yıllarda satış rakamları dramatik şekilde düştü. Otomotiv Distribütörleri ve Mobilite Derneği (ODMD) verilerine göre:
- 2022: Toplam 181 adet araç satışı (85 MX-5, 61 Mazda2, 35 CX-5).
- 2023 (Ocak-Ekim): 203 adet (104 CX-5, 99 MX-5).
Bu rakamlar, Türkiye gibi yıllık 1 milyona yakın aracın satıldığı bir pazarda Mazda’nın adeta “varlık gösteremediğini” ortaya koyuyor. Markanın en popüler modelleri MX-5 ve CX-5 ile ayakta kalmaya çalıştığı, ancak yeni model getirme konusunda yetersiz kaldığı görülüyor. Peki, bu düşük performansın ardındaki temel sebepler neler?
Mazda’nın Türkiye’den Çekilme Sebepleri
Mazda’nın Türkiye pazarından çekilmesinde birden fazla faktör rol oynadı. İşte bu nedenlerin detaylı analizi:
- e-Call (Acil Çağrı Sistemi) Sorunu
- Nedir? Avrupa Birliği (AB) regülasyonlarına uyumlu araçlarda zorunlu olan e-Call sistemi, kaza anında otomatik olarak acil servisleri bilgilendiriyor. Türkiye de bu sistemi zorunlu kılan ülkelerden biri.
- Sorun Ne? Mazda’nın Japonya merkezi, Türkiye pazarına özel e-Call uyumlu araçlar geliştirme veya mevcut modelleri uyarlama konusunda isteksiz davrandı. Avrupa operasyonları üzerinden çalışan Mazda Türkiye, bu teknik uyum sorununu çözemedi.
- Etkisi: Yeni araç ithalatı durma noktasına geldi. 2019’dan itibaren bu sorun nedeniyle model yelpazesi daraldı ve satışlar ciddi şekilde etkilendi.
- Uygun Motor Seçeneklerinin Eksikliği
- Türkiye’nin Vergi Sistemi: Türkiye’de motor hacmi ve emisyon değerleri, ÖTV ve MTV oranlarını belirleyen ana unsurlar. Mazda’nın Avrupa’dan getirdiği araçlar, genellikle yüksek hacimli motorlara sahipti ve bu da fiyatları rekabetçi olmaktan çıkardı.
- Japonya’nın Stratejisi: Mazda, Türkiye gibi küçük pazarlar için düşük hacimli motor seçenekleri sunma konusunda esneklik göstermedi. Örneğin, rakipler (Toyota gibi) Türkiye’ye özel düşük hacimli motorlarla pazarda tutunurken, Mazda bu adımı atmadı.
- Avrupa Operasyonlarının Yetersizliği
- Yapısal Sorun: Mazda Türkiye, Mazda Motor Europe’a bağlı bir operasyondu. Ancak Avrupa yönetimi, Türkiye pazarının dinamiklerine yeterince hâkim olamadı ve yerel ihtiyaçlara yönelik çözümler üretemedi.
- Sonuç: Japonya ile Avrupa arasındaki koordinasyon eksikliği, Türkiye operasyonlarını zayıflattı. Mazda’nın küresel stratejisinde Türkiye, öncelikli bir pazar olarak görülmedi.
- Düşük Satış Hacmi ve Maliyet-Yarar Dengesi
- Kârlılık Sorunu: Mazda’nın Türkiye’deki yıllık satışları 200 adedin altına düşünce, distribütörlük operasyonunu sürdürmek ekonomik olmaktan çıktı. Bayi ağı küçüldü, pazarlama faaliyetleri minimuma indi.
- Stratejik Karar: Mazda, sınırlı kaynaklarını daha kârlı pazarlara (örneğin, ABD ve Japonya) yöneltmeyi tercih etti. Türkiye gibi düşük hacimli bir pazarda varlık sürdürmek, markaya yük haline geldi.
- Organizasyonel Çöküş
- İç Krizler: 2020’de Mazda Türkiye’de ciddi bir personel tasfiyesi yaşandı. Satış ve Pazarlama Direktörü Mert Güçlüer ve Kurumsal İletişim Direktörü Hülya Pamuk’un ayrılmasıyla başlayan süreçte, çalışan sayısı bir elin parmaklarını geçmeyecek kadar azaldı.
- Yönetim Boşluğu: Genel Müdür Nurkan Yurdakul ve Satış Direktörü Tamer Atsan dışında üst düzey yönetici kalmadı. Bu durum, operasyonel etkinliği iyice düşürdü.
Mazda’nın Türkiye’den Çekilmesinin Ardındaki Global Nedenler
Mazda’nın çekilme kararı, sadece yerel sorunlarla sınırlı değil; markanın küresel stratejisiyle de bağlantılı:
- Küresel Odak: Mazda, Kuzey Amerika ve Asya pazarlarına ağırlık verirken, Avrupa ve Türkiye gibi “ikincil” pazarlara yönelik yatırımlarını azalttı.
- Elektrikli Araç Eksikliği: Türkiye’de elektrikli araçlara (EV) talep artarken, Mazda’nın EV portföyü (MX-30 gibi) sınırlı kaldı ve Türkiye pazarına sunulmadı.
- Rakip Avantajı: Toyota ve Hyundai gibi Japon rakipler, Türkiye’ye özel stratejilerle (örneğin, hibrit modeller) pazarda tutunurken, Mazda bu esnekliği gösteremedi.
Mazda Sahipleri İçin Ne Anlama Geliyor?
Mazda Türkiye, satışları durdurduğunu açıklarken, mevcut müşterilere bir güvence verdi:
- Servis ve Yedek Parça: Türk yasalarına göre, bir marka pazardan çekildikten sonra 10 yıl boyunca (2033’e kadar) yedek parça ve servis hizmeti sunmak zorunda. Mazda da bu taahhüdü yerine getireceğini belirtti.
- Gelecek Planı: Tamer Atsan, Auto Ajans’a verdiği demeçte, Mazda’nın tamamen çıkmadığını, ileride yeni bir bayi yapılanmasıyla geri dönebileceğini ima etti. Ancak bu, kısa vadede gerçekleşecek bir plan gibi görünmüyor.
Mazda Geri Döner mi?
Mazda’nın Türkiye’den çekilmesi, e-Call uyumsuzluğu, uygun motor eksikliği, düşük satış hacmi ve organizasyonel sorunların birleşimiyle açıklanabilir. Marka, Türkiye’yi stratejik bir öncelik olarak görmedi ve kaynaklarını daha kârlı pazarlara kaydırdı. Ancak bu çekilme “geçici” olarak tanımlandığı için, gelecekte (örneğin, EV modelleriyle) bir geri dönüş olasılığı tamamen kapanmış değil.