Volvo, 2025 yılı itibarıyla Türkiye pazarında sedan otomobil satışlarını durdurma kararı aldı. Bu karar, özellikle Çin’de üretilen sedan modellerin Türkiye’ye ithalatına uygulanan yeni gümrük vergileri nedeniyle alındı. Son düzenlemelerle birlikte %40 oranında ek vergi uygulanması, Çin menşeli otomobillerin Türkiye pazarındaki rekabet gücünü zayıflattı. Volvo Car Türkiye Genel Müdürü Alican Emiroğlu‘nun açıklamasına göre, bu vergiler, markanın Türkiye’deki sedan modellerini geçici olarak durdurmasına yol açtı.
Volvo, bu stratejik kararı alırken bir yandan da geleceğe yönelik planlarını hızlandırıyor. Şirket, 2030 yılına kadar tamamen elektrikli araç üreticisi olmayı hedefliyor ancak bu geçişi aceleye getirmeden, mevcut hibrit modellerine olan talebi karşılamaya devam ediyor. CEO Jim Rowan‘ın da belirttiği gibi, hibrit araçlar hala popülerliğini koruyor ve Volvo bu segmentteki yatırımlarını sürdürüyor. 2025 itibarıyla Türkiye pazarına her yıl yeni bir elektrikli model sunmayı planlayan Volvo, bu süreçte elektrikli sedan modellerin geri dönüşünü de değerlendirecek. Volvo’nun Türkiye pazarındaki bu stratejik değişikliği, markanın sürdürülebilir büyüme hedeflerine ve elektrikli araçlara olan bağlılığına işaret ediyor.
Volvo’nun Elektrikli Araç Stratejisi: Türkiye’de Yeni Modeller Geliyor
Volvo, 2025 yılı itibarıyla Türkiye pazarına her yıl en az bir yeni elektrikli model sunma hedefiyle önemli bir stratejik adım atıyor. Şirketin sürdürülebilirlik ve elektrifikasyon vizyonu çerçevesinde, tamamen elektrikli araçlara geçiş süreci hızlandırılıyor. Bu stratejinin bir parçası olarak, Volvo’nun Belçika’da üretilen EX30 modeli, 2025 yılında Türkiye pazarına sunulacak. EX30, yalnızca premium segmentte değil, agresif fiyatlama stratejisiyle daha geniş kitlelere hitap edecek şekilde konumlandırılacak.
Bu hamle, Volvo’nun elektrikli araç pazarında hem küresel hem de Türkiye özelinde güçlü bir varlık göstermeyi hedeflediğinin altını çiziyor. Volvo Car Türkiye Genel Müdürü Alican Emiroğlu, EX30 modelinin Türkiye’de rekabetçi bir fiyatla sunulacağını ve bu sayede markanın pazar payını artırmayı planladıklarını belirtiyor. Volvo’nun bu stratejik girişimi, elektrikli araçlar konusunda bilinçlenen Türk tüketicileri için cazip bir seçenek sunarken, markanın Türkiye pazarındaki uzun vadeli büyüme hedeflerine de katkıda bulunacak.
Hibrit Araçların Yükselişi: Volvo Pazar Payını Artırmayı Hedefliyor!
Volvo, elektrikli araçlara geçiş sürecinde hibrit teknolojisini de stratejisinin önemli bir parçası olarak konumlandırıyor. Türkiye pazarında büyük ilgi gören plug-in hibrit modeller, Volvo’nun satışlarını artırmasına önemli katkılar sağlıyor. Şirket, 2025 yılına kadar hibrit araçların satış oranını %60’ın üzerine çıkarmayı hedefliyor. Bu, Volvo’nun hibrit araçlara yaptığı yatırımların, tüketici talebine güçlü bir şekilde yanıt verdiğini gösteriyor.
Volvo’nun hibrit araçları, hem çevre dostu özellikleri hem de kullanıcılara sunduğu yakıt tasarrufu avantajlarıyla öne çıkıyor. Volvo Car Türkiye Genel Müdürü Alican Emiroğlu, hibrit araçların Türkiye pazarında yakaladığı bu ivmeyi sürdürmek istediklerini belirterek, markanın genişleyen hibrit ürün yelpazesiyle daha fazla tüketiciye ulaşmayı hedeflediğini vurguluyor. Bu yaklaşım, Volvo’nun Türkiye’deki sürdürülebilir büyüme stratejisinin temel taşlarından biri olarak dikkat çekiyor. Hibrit araçlar, özellikle şehir içi kullanımlarda sağladığı verimlilik ve çevre dostu performansıyla, Türk tüketicilerinin tercih listesinde üst sıralarda yer alıyor.
Volvo’nun Sürdürülebilirlik Vizyonu: 2040’a Kadar İklim Nötr Hedefi
Volvo, sadece elektrikli araçlara geçiş yapmakla kalmıyor, aynı zamanda uzun vadeli sürdürülebilirlik hedefleri doğrultusunda 2040 yılına kadar iklim nötr bir şirket olmayı planlıyor. Bu hedef, Volvo’nun çevresel etkilerini en aza indirmek ve otomotiv sektöründe sürdürülebilir bir gelecek inşa etmek amacıyla attığı önemli bir adımı temsil ediyor. Şirket, üretim süreçlerinden tedarik zincirine kadar her aşamada karbon ayak izini azaltmayı hedefliyor.
Volvo Car Türkiye Genel Müdürü Alican Emiroğlu, sürdürülebilirlik vizyonlarının sadece araç üretimiyle sınırlı olmadığını, aynı zamanda Volvo’nun tüm operasyonlarını bu doğrultuda yeniden yapılandırdığını belirtiyor. Bu kapsamda, Volvo’nun küresel çapta dizel araç üretimini sonlandırması ve bayilerde kalan son dizel modellerin satışını tamamlayarak bu süreci tamamen kapatması, markanın iklim nötr hedeflerine olan bağlılığını gösteriyor. Volvo’nun bu kararlı adımları, otomotiv sektöründe sürdürülebilirlik konusunda bir örnek teşkil ediyor ve diğer markalar için de ilham kaynağı olmayı sürdürüyor.
Volvo’nun Elektrikli Araç Vizyonu: EX30 ile Yeni Bir Dönem
Volvo, elektrikli araçlar konusundaki vizyonunu her geçen gün daha da ileriye taşıyor ve bu vizyonun en somut örneklerinden biri olan EX30 modeli, 2025 yılında Türkiye pazarına sunulacak. EX30, Volvo’nun sürdürülebilirlik odaklı stratejisini ve elektrikli mobiliteye olan güçlü bağlılığını yansıtan bir model olarak dikkat çekiyor. Agresif fiyatlandırma stratejisi ile yalnızca premium segmentte değil, daha geniş bir tüketici kitlesine hitap etmesi beklenen EX30, Volvo’nun elektrikli araç pazarındaki iddiasını pekiştirecek.
Volvo’nun elektrikli araçlara olan bu güçlü bağlılığı, markanın küresel hedefleriyle de uyumlu olarak Türkiye pazarında da önemli bir etki yaratmayı hedefliyor. EX30, yalnızca bir otomobil modeli olmanın ötesinde, Volvo’nun geleceğe dönük sürdürülebilirlik vizyonunun somut bir göstergesi. Bu model, düşük karbon ayak izi, gelişmiş güvenlik özellikleri ve çevre dostu üretim süreçleri ile Volvo’nun iklim nötr hedeflerine de katkı sağlayacak.
Türkiye pazarında elektrikli araçlara yönelik artan ilgi, Volvo’nun EX30 modeli ile daha da güçlenecek. Volvo Car Türkiye Genel Müdürü Alican Emiroğlu’nun belirttiği gibi, bu model Türkiye’deki tüketicilere sadece sürdürülebilir bir seçenek sunmakla kalmayacak, aynı zamanda Volvo’nun yenilikçi teknolojilerini de ulaşılabilir kılacak. EX30, Volvo’nun elektrikli araç vizyonunu gerçeğe dönüştürmek için atılan önemli bir adım olacak ve Türkiye pazarında elektrikli araçlara olan talebi artırmada kilit bir rol oynayacak.
